Sadece artan fiyatlardan ibaret değil: Enflasyona bir de böyle bakın

Yüksek enflasyonun tüketicilere olan etkisine son yıllarda tekrar tanıklık ettik. Enflasyon doğal ekonomik ilişkilerin bir yan etkisi olması yanında aynı zamanda şirketler ve devlet için bir fırsat aracı olarak da kullanılabilir. Enflasyon artan fiyatlardan çok daha fazlasıdır.

YAPIŞKAN MAAŞLAR VE ARTAN FİYATLAR

Enflasyonu önemli bir araç yapan sebeplerden biri mal/hizmet fiyatları ve maaşların artışı arasındaki ilişkidir. Maaşlar ‘yapışkan’ ücretlerdir, yani maaşlara zamlar dönemsel olarak yapılır ve maaşlar bir sonraki zamma kadar aynı kalır. Bu sırada mal ve hizmetlerin fiyatları ise sürekli değişir.

Türkiye’de maaşlara zam yılda bir defa yapılır. Ancak yüksek enflasyon dönemlerinde (ya da siyasi hedefler doğrultusunda) daha fazla zam yapılabilir. Mesela 2022 ve 2023 yıllarında asgari ücret zammı yılda iki defa belirlenmişti. Önemli detay şu; maaşlar bütün sene aynı kalsa da diğer fiyatlar anlık olarak artmakta.

Elektrik, su, gaz, telefon hatları faturaları, alışveriş, benzin gibi temel bütün ihtiyaçlar ve geriye kalan harcamaların hepsi artışta. Fakat maaşlar yapışkan, yani sene boyunca sabit. Tüketicinin alım gücü, maaş zamlarıyla anlık olarak rahatlasa da birkaç hafta içinde tekrar azalıyor.

YÜKSEK ENFLASYON EKONOMİK GÜCÜ TÜKETİCİDEN ALIR

Maaş zammını aldığı andan itibaren fiyat artışları gerçekleşmesi tüketicinin cebinden fazladan para çıkması demektir. Yani yüksek enflasyonla birlikte tüketicinin ekonomik gücünde bir azalma söz konusu. Peki tüketicinin mal ve hizmetlere maaşından verdiği fazladan paralar nereye gidiyor? Tüketicinin kaybettiği ekonomik güç kime geçiyor?

Bütün ülke düşünüldüğünde, bu durum, çalışanların cebinden şirketlerin ve bazı devlet kurumlarının cebine doğrudan bir para akışı olduğu anlamına gelir. Yüksek enflasyon olduğu zaman ekonomik güç, çalışandan işverene ve bazı durumlarda devlete geçer.

Bu ekonomik güç değişimi farklı şekillerde karşımıza çıkar. Yüksek enflasyon, yapışkan maaşlardan dolayı işgücünü ucuzlaştırır. Şirketin kazancı, enflasyonla beraber artarken, şirketin en büyük maliyetlerinden olan işgücü maliyeti sabit kalır. Şirket sürekli yüksek olan enflasyondan yararlanabilir.

TÜKETİMDEN GELEN GÜÇ DE AZALIR

Şirketler (ve devlet), yüksek enflasyonu fırsata çevirebilir. Hatta yüksek enflasyonu kazanç sağlamak için bir araç olarak kullanabilir. Devlet, doğal arz-talep ilişkisi dışında fiyat artışı yapan şirketlere göz yumabilir, vergiler yoluyla kendisi de bu artışlardan kazanç sağlayabilir.

Çoğunlukla yalnızca temel ihtiyaçlarına gücü yeten tüketicinin, tüketimden gelen gücü de azdır, enflasyonla daha da azalır. Tüketimden gelen gücü azalan tüketiciler, şirket ve devletleri kendi lehlerine karar vermekte etkileyemez hale gelir. Piyasa devlet ve şirketlerin kendi aralarında hükmettiği bir alan haline gelir.

Tüketimin artması, tüketicinin güçlendiği anlamına gelmez. Eğer tüketici gelirinin çoğunu barınma, gıda, giyinme gibi temel ihtiyaçlara harcıyorsa; bu temel ihtiyaçları almaktan başka çaresi olmayacağı için tüketimden gelen pazarlık gücü de düşük olacaktır.

RESMÎ KURUMLARIN ŞEFFAFLIĞI

Bunun üstüne resmî kurumlar şeffaflığını kaybetmiş olabilir. TÜİK ve ENAG tarafından açıklanan enflasyon rakamlarında ciddi farklılıkların görülmesi gibi durumlar oluşabilir. Tüketici ve çalışan gizlice fakirleştirilir, resmî kurumlara güven kaybolur bu ekonomik sıkıntıları daha da derinleştirir.

Amacı enflasyonu kontrol etmek olan merkez bankası gibi kurumlar, doğru politikaları uygulamadıkça da enflasyon kontrol altına alınamaz. Kurumlara güvenin olmadığı ve siyasi ile sermaye mecralarının bu sorunu derinleştirdiği bir düzende tüketicinin elinden gelecekler azdır.

DAYANIŞMA TÜKETİCİNİN ELİNDEKİ EN ETKİLİ ARAÇ

Yine de tüketiciler bazı önlemlerle yüksek enflasyonla mücadele etmeyi deneyebilir. Tüketiciler arası dayanışma örgütleri, bilinçli tüketim, finansal okur-yazarlık ve fahiş fiyatlar uygulayan işletmelerde alışveriş yapmayı reddetmek gibi önlemler alabilirler. Bunlar yüksek enflasyonu önemli derecede düşüremeyecek olsa bile; farkındalık kazanma, politikacıları ve şirketleri etkileme, yüksek fiyatlarla dayanışmayla mücadele etme temellerinde etkili olabilir.

“Enflasyon yasama olmadan yapılan vergilendirmedir.” Düşürülebilen enflasyon, düşürülmüyorsa tüketiciden ve çalışandan sermaye ve devlete servet akışı olur. Ekonomik güç de servetle birlikte devlete ve sermayeye kayar. Tüketici fakirleşir, yönetim ve sermaye zenginleşir. Tüketicinin elindeki tek koz da dayanışmayla ve bilgiyle yüksek enflasyon düzeniyle mücadele etmek olur.

Ardıç Üçyıldız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir