Patnos Haber Sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

Türkiyesiz bir dünya kurulamaz!

Fransızların etkili haftalık haber yorum dergisi Le Point, “Yeni Dünya Düzeni” başlıklı bir kapak yayınladı. Kapakta ABD Başkanı Trump , Rusya Devlet Başkanı Putin , Çin Devlet Başkanı Xi JinPing ve Türkiye Devlet Başkanı Erdoğan vardı. DİJİTAL BİR DÜNYADA NASIL BİR KÜRESEL DÜZEN? Bu dört liderin yeni kurulacak dünya düzeninin kurucuları olduğu söyleniyordu, özetle. Dört benzemez, nasıl ortak bir dünya düzeni kurabilirler ki? Bu çok akla, mantığa uygun bir şey değil. Dört farklı medeniyet coğrafyasının

“`html

Fransızların önde gelen haftalık haber yorum dergisi

Le Point, “Yeni Dünya Dönemi”

başlıklı bir kapak görüntüsü yayımladı. Bu kapakta,

ABD Başkanı

Trump
, Rusya Devlet Başkanı

Putin

, Çin Devlet Başkanı

Xi Jinping

ve Türkiye Cumhurbaşkanı

Erdoğan

yer alıyor.

DİJİTAL DÜNYADA YENİ BİR KÜRESEL DÜZEN MÜMKÜN MÜ?

Bu dörtlünün, yeni bir dünya düzeninin temellerini atıcılar olduğu öne sürülüyor.

Bölgesel farklılıklar gösteren bu dört liderin, nasıl uyum içinde ortak bir düzen oluşturacakları merak uyandırıyor. İki farklı medeniyetin temsilcilerinin aynı masada buluşup, kaosa sürüklenen dünya için bir strateji geliştirip geliştiremeyecekleri ise yine tartışma konusu. Ancak, bu tür bir soru peşin hükümlü bir yaklaşım olabilir.

Geleceğe yönelik çıkarları peşinde koşan ABD, Rusya ve Çin, geçmişteki Yalta Antlaşması’nın izinden gidiyor olabilirler mi?

Böyle bir sorgulama da gerçeklere dayanmayan bir düşünce olabilir. Yalta, II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan bir güç paylaşım görüşmesiydi.

Şimdiye kadar böyle büyük bir çatışma yaşanmadı.

Belki de söylemek gereken şudur:

Günümüzde savaşın doğası, biçimi ve aktörlerin yöntemleri köklü bir değişim geçirdi. Artık dijital savaşlar ve vekil savaşlar ön planda.

Dijital ticaret ve kültürel çatışmalar da gündemimizi etkiliyor.

Dijital savaşlar devam etmekte, bazen sona ererken, bazen de biçim değiştirip yeni çatışmalara dönüşmekte.

KAPİTALİZM: KRİZLERDEN BESLENEN BİR SİSTEM

Küresel çapta sürdürülen gerçek savaş, Batı’nın kapitalist hegemonyasını koruma çabasıdır. Savaş şekli her ne olursa olsun, görünmeyen bu savaş sadık bir şekilde devam ediyor. İslam dünyası, Batı’nın küresel hegemonyasına doğrudan bir engel teşkil ediyor. Asıl tehdit Çin değil, Türkiye’dir.

Küresel sistem, Çin’i kapitalist yapıya entegre etti. Artık Çin, dolaylı bir tehdit olarak görülüyor ve bu kontrol edilebilir bir yapı oldu.

Kapitalizm, krizleri ve çatışmaları kendi çıkarları doğrultusunda kullanan bir sistemdir.

Gerçekten de, bu sistemin özü, insanları ve yaşamı sömüren ve değersizleştiren bir barbarlık olmaktan ileri gitmiyor.

KAPİTALİZM: MİSYON VE YENİ ANLAM ARAŞTIRMASI

Çin, kapitalist yapıya entegre olmayı başardı, ancak bu durum onun alternatif bir medeniyet sunma kapasitesini yok etti. Kapitalizm ise, Batı’dan Doğu’ya, Atlantik’ten Pasifik’e, demokratik kurallardan otokratik kontrol yöntemlerine geçiş yapıyor.

Bölgesel kültürler, kapitalist düzenle daha kolay harmanlandı ve kendi köklerini kaybetti.

Batı moderniteyi inşa ederken, İslam medeniyetinden doğrudan etkilenmişti. Ancak, postmodern hegemonya unsurları inşa edilirken, İslam dünyası göz ardı edildi ve bu alanda tarihi bir ihanet gerçekleşti.

Bu duruma iki temel sebep bulunuyor: Birincisi, İslam dünyası durdurulmuştu. İkincisi ise, Doğu kültürleri, pratik olarak etkisiz hale getirilip hizaya sokulabilirdi.

TÜRKİYE, KOORDİNAT OLARAK İLERİ GİDEDİR

Fakat, İslam dünyası duraklatılmış olmakla birlikte, Doğu kültürleri gibi mankurt hale getirilmeyi başaramadı. Zamanla diriliş gösterebilir. Türkiye, hem tarihi hem de manevi değerlere sahip bir ülke olarak, yeniden tüm bu dinamikleri hayata geçirebilir.

Türkiye ekonomik ve savunma alanında önemli reformlar gerçekleştirdi ve bu, gelecekte kültürel ve entelektüel bir hamle yapmasını sağlayacak.

Türkiye’nin hegemonik güçlerle karşı karşıya gelmeden, dünya sisteminde etkin bir yer tutması kaçınılmazdır.

TÜRKİYESİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN DEĞİLDİR!

Aslında, Le Point dergisinin kapağına bakıldığında, şöyle bir şey ortaya çıkıyor: Türkiye olmadan bir dünya inşa edilemez. İster küresel sistem içerisinde ister medeniyet etrafında bir rol üstlensin, Türkiye’nin sözü yoksa, dünya boş kalacaktır.

BİRİNCİ SEÇENEK: BİR ARAÇ OLARAK KULLANMAK

Burada Türkiye’nin, köktenci bir dönüşüm yaşayarak adeta manen ölmesi riski vardır; yani bu toprakların gasp edilmesi tehlikesi.

İKİNCİ SEÇENEK: YENİ BİR DÜNYA KURMAK

Bu, adalet ve merhamet ilkeleri üzerinden bir dünya inşa etme fırsatıdır. Medeniyet fikri sunmak için, kendimiz olarak mücadelemizi sürdürmeliyiz.

Son söz olarak, dünya üzerindeki dinamiklerin hızlı bir şekilde değiştiği günümüzde, Türkiye’nin yeri ve önemi her zamankinden daha kritik bir hal almıştır.

“`